Ve Korkarak adımlarını atmaya başladı.sessiz adımlardı her biri kendi içindne kopan bir yıldırım gibiydi. kükrediği seslerde kaybolan ruhu idi. delikli süzgeçten akan şelale gibi üstüne düşen dolu tanesi büyüklüğündeki tanelerden kaçmaya çalışan bedeni ise sadece sürgün olduğu bu diyarlardaki görevinin acısı içinde yıpranan ve her dakikasında saniyesinde bir kabuktu kendisi için... bedenin ruhu ile konuşması ise belirsiz bir ses izi gibiydi. sadece mekanik bir yaşam ünitesi gibi konutlar ve sonuçlardan ibaret kendisi..yaşamak adına dendiği çıkmazlarda büyümekle ölmek içerisinde nefes aldığında ciğerlerinin yanmasını istedi belki dedi bir umut.... ışığa hasret körler gibi duydukları ile yaşamaya çalıştı yada daha önemlisi sevmeyi kendine duyu yaptı kendisinin görmeyen kısmı yerine olması için hiseetti incindi incitti belkide anlaşılmadığını anladığında ise umutla yükseldi herşeyden ve baktı bir daha yaşama.. tekrar döndüğünde ise aynı bedene yağmurlar içersinde bedeni aynı savaş silsilesinde kaybolmakta olan bir gemi gibi sürüklenmeye başladı.
Baktı arkasına düşündü olduğu ve başladığı yeri önündekileri hissetmek için derin bir nefes aldı.kör gözlerinin aksine gördüğü gönlü ise ilkkez karanlıktaydı.....
Utku Doğan ALTUĞ.....